
Esgaz & Krohne
Ekim 14, 2024
Kipaş
Ekim 14, 2024
2023’de enerji ihtiyacımızın yüzde 12’sini alternatif yakıttan karşıladık
Türkçimento CEO’su Volkan Bozay 2023 yılında 1,8 milyon ton atık kullanılarak enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 12’sinin alternatif yakıttan elde edildiğini ve aynı dönemde 6,2 milyon ton alternatif hammadde kullanıldığını belirtiyor. Karbon emisyon azaltımı için alternatif yakıt ve hammadde kulallanımının önemine değinen Volkan Bozay ile çimento sektörünün gündemi ve yatırımları üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
Enerji yoğun çimento sektöründe karbon emisyonunu azaltma ve verimlilik artırma yatırımları önem kazanıyor. Enerji verimliliğini sağlamak için üretim esnasında bacadan atılan gazın geri kazanımı yoluyla 17 fabrikada 26 hatta kurulu 154,5 megwatt gücünde enerji üretildiğini ifade eden Bozay, bu rakamın 618 bin hanenin yani yaklaşık 2,5 milyonkişinin elektrik tüketimine eş değer miktar olduğunu söylüyor. Çimento Üretim Prosesi konulu Ağustos sayımız kapsamında, Çimento Sektörü’nün güncel alternatif yakıt yatırımları, sorunları ve talepleri üzerine Türkçimento CEO’su Volkan Bozay ile kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdik.
Volkan Bey öncelikle sizi biraz tanıyalım ve sektör tecrübenizi dinleyelim?
1992 yılında ODTÜ İşletme Bölümünden mezun olduktan sonra profesyonel çalışma yaşamıma 1996 yılında kamuda Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nda Uzman Yardımcısı olarak başladım. Yüksek lisans derecemi ABD’de Peter F. Drucker Graduate School of Management, Claremont Graduate University’de 2000 yılında finans ve strateji alanlarında kazandıktan sonra, Toplu Konut İdaresi Başkanlığında (TOKİ) Finansman Dairesi Başkanı ve Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Yönetim Kurulu Üyeliğini üstlendim. Kamuda, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdür Yardımcısı iken 2006 yılında görevden ayrılarak özel sektöre BAT Türkiye’de Kurumsal İlişkiler Müdürü olarak geçtim. Ekim 2020’den itibaren de özel sektörde 14 yıllık bir deneyimden sonra ülkemizin en köklü sivil toplum örgütlerinden biri olan Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği (TÜRKÇİMENTO) CEO’luğunu yürütmekteyim. Kariyerim boyunca kamu, özel sektör ve STK iş birliğinin önemini vurgularken meslek hayatımda üç alanda birden tecrübe edineceğimi düşünmemiştim. TÜRKÇİMENTO’da üstlendiğim görevlerin yanı sıra; Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu (YÜF) Genel Sekreterliği ve TOBB T. Çimento ve Çimento Ürünleri Meclisi Başkan Yardımcılığı görevlerini yürütüyorum. Aynı zamanda TÜRKÇİMENTO İktisadi İşletmesi olan Kalite ve Çevre Kurulu Yürütme Kurulu Başkanlığı görevini de sürdürüyorum. Ayrıca evliyim ve üç çocuğum var. Pandemi ve yeşil mutabakat sürecine denk gelen çimento sektörüne başlangıcım 4’üncü yılını yoğun bir şekilde yeşil dönüşüme odaklı çalışmalarla tamamlamak üzereyim.
Volkan Bey, çimento sektörünün son on yıllık dönemde üretim kapasitesi, kullandığı endüstri 4.0 ve dijital dönüşüm çağına uygun üretim teknolojileri modernizasyonu, verimlilik ve sürdürülebilir çevre sağlığı adına yatırımlarını sizden dinleyelim?
Yeşil Dönüşüm temelinde düşük karbonlu üretim yol haritamızda alternatif yakıt ve hammadde kullanımı, düşük klinkerli üretim, enerji verimliliği ve teknolojik yatırımlar bizim sektör olarak en kritik konularımız. Üyelerimiz bu konuda çok duyarlı ve uzun süredir üzerinde çalışıyor. Düşük karbonlu üretim yol haritamızda da belirttiğimiz gibi bu yolda alternatif yakıt ve hammadde kullanımı, düşük klinkerli üretim, enerji verimliliği ve teknolojik yatırımlar bizim sektör olarak en kritik konularımız. Hesaplarımıza göre 2023 yılında 1,8 milyon ton atık kullanarak enerji ihtiyacımızın yaklaşık %12’sini alternatif yakıttan elde ettik. Ayrıca yine 2023 yılında 6,2 milyon ton alternatif hammadde kullandık.
Karbon emisyonu azaltımı için alternatif yakıt ve hammadde kullanımı kadar enerji verimliliği odaklı üretim yapmak da önemli.

Enerji verimliliğini sağlamak üzere; üretim esnasında bacadan atılan gazın geri kazanımı yoluyla “atık ısı gerikazanım” tesisleri kuruyoruz. Güncel rakamlarla öz sermayelerle 17 fabrikada kurulu 26 hatta toplam 154,5 megawatt gücünde enerji üretiliyor. Bu rakam, yaklaşık 618 bin hanenin günlük elektrik tüketimine karşılık geliyor. Yani, yaklaşık 2,5 milyon kişinin elektrik tüketimine eşdeğer bir miktardan bahsediyoruz. Enerjinin çimento üretim maliyetindeki oranının %80 seviyesinde olduğu göz önüne alındığında atık ısı geri kazanımı yoluyla ürettiğimiz enerjinin hem çevresel hem de ekonomik getirisini görebiliriz.
Son olarak belki de sektörün yeşil döüşüme dair bir trendini göstermesi açısından TÜRKÇİMENTO üyesi tesislerin katılımıyla hazrıladığımız “TÜRKÇİMENTO 2022 Sürdürülebilirlik Raporu”ndan bir veriyi paylaşmakta fayda var. Sektörümüzde ulusal mevzuat değişikliklerine uyum sağlamak ve olası karbon fiyatlandırma adımları kapsamında ortaya çıkacak ilave yükümlülükleri yerine getirebilmek için çevresel yatırımlara hız verildiği görülmektedir. Bu kapsamda, paylaşıldığı üzere, 2021 yılında ivmelenen çevresel yatırımlar ve harcamalar 2022 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık 3 katına çıkmıştır. 2023 yılı raporumuzu da çok yakın zamanda kamuoyu ile paylaşacağız, beklentimiz bu trendin önümüzdeki dönem daha da artarak devam etmesi yönünde.
Çimento üreticileriyle her yıl, verimlilik konusunda ne kadar başarılı olduklarını görebilecekleri bir verimlilik listesi paylaşıyorsunuz. Bu ve benzer verimlilik yatırımlarını teşvik edici çalışmalarınız nelerdir?
Liste olarak belirtilen kıyaslama çalışmamız var. Yıllık Enerji Kıyaslama Çalışması, 2001 yılında Birliğimizin inisiyatifi ile başlayan istatistiki bir çalışma. O dönemlerde gönüllülük esaslı katılımın olduğu ve Birliğimiz tarafından yürütülen çalışma, 2007 yılında 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un hükümleri de göz önünde bulundurularak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımıza devredilmiştir. Halihazırda Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmekte olan çalışmaya, Birliğimiz; verilerin kontrolü, üye fabrikalarımız ile ilişkiler, yıllık raporların sektöre lansmanı gibi konularda destek vermektedir.
Kıyaslama çalışmaları, bir tesisin, sektörel ortalamalara ve diğer rakiplerine kıyasla enerji tüketimleri yönünden detaylı mevcut durumunu gösteren, yıllar bazında enerji verimliliğindeki gelişimlerinin analiz edilebilmesine ve performans iyileştirmelerinin yapılabilmesine imkan tanıyan istatistiki çalışmalardır. Çalışma sayesinde, sadece tesisler bazında değil sektörel bazda enerji verimliliği konusundaki gelişmeler, yatırımlar ve sektöre ilişkin tüketim istatistikleri de takip edilebilmektedir. Çalışmalara, Birliğimiz üyesi olan-olmayan, sektörde faaliyet gösteren tüm entegre fabrikalar ile öğütme-paketleme tesisleri katılım sağlamaktadır. Birliğimiz öncülüğünde gönüllülük esaslı başlayan, ancak ilgili mevzuat doğrultusunda yasal zorunluluk haline gelen bu çalışma; cam, demir-çelik, şeker ve tekstil gibi sektörlerde de yürütülmeye başlanmıştır.
Çimento sektöründe üretici olmanın zorlukları nelerdir?
Çimento fabrikaları kurmak ve işletmek bildiğiniz üzere yüksek sermaye gerektirir. Makineler ve diğer altyapılar büyük maliyetlerle ve düzenli olarak bakım gerektirir.

Çimento üretimi enerji yoğun bir süreç olduğu için enerji maliyetleri, üretim maliyetlerinin %80’lik kısmını oluşturuyor. Bu da sürekli artan enerji maliyetleri nedeniyle sektörü zorlayan bir alan.
Bir diğer konu yoğun rekabet. Ülkemizde homojen olarak bir fabrika dağılımı var. Çimentoyu 200 km’den fazla bir mesafede taşımak karlı bir seçenek değil. Bu nedenle her bölgeye hizmet eden fabrikalar bulunuyor. Ama yüksek bir rekabet ortamı söz konusu. Çimento, ağır ve hacimli bir üründür, bu da lojistik ve dağıtım zorluklarını beraberinde getiriyor.
Ekonomik durgunluklar, inşaat sektöründeki dalgalanmalar, çimento talebini doğrudan etkiliyor. Talebin azalmasıyla kapasite kullanım oranları düşüş gösterebiliyor. İstihdam da önemli bir konu. Nitelikli iş gücüne ihtiyaç duyulan bir sektör olduğu için bu iş gücünü sadece fabrikalarda değil değer zincirinin bütününde sürdürülebilir kılmak zor olabiliyor.
Ayrıca, dekarbonizasyon sürecinde; özellikle hükümet politikalarının sektörel önceliklerle uyumu ve bu konuda kamu-özel sekör, akademi ve sivil toplum örgütlerinin eş güdüm ve iş birliği içerisinde hareket etmesi sektörün dönüşümünde hayati öneme sahip. Sadece finansman konusunda değil, aynı zamanda özellikle büyük ölçekli karbon yakalama, depolama, hidrojenin yakıt olarak kullanabilmesi gibi projelerin uygulamaya geçirilebilmesinde mevzuat altyapısı dahil önceliklerin belirlenip aksiyon planının hazırlanabilmesi için ilgili tüm paydaşlarla iş birliği ve koordinasyonu sağlamak giderek önem kazanıyor.
İhracat gücünü artırmak için sektörün ne tür destek ve teşviklere ihtiyacı bulunuyor?
Artan enerji maliyetleri, emtia ve lojistik maliyetlerinde yaşanan artış, ayrıca enflasyonist ortam, döviz kurlarındaki yükselme şirketlerin işletme sermayesi ihtiyacını, finansman ve yatırım maliyetlerini arttırmıştır ve dolayısıyla ihracatı olumsuz etkilemektedir. Döviz kuru politikalarında enflasyon oranı kadar yükselen kur yaklaşımı benimsenmelidir. Kambiyo tarafında ihracat bedellerinin TL çevrilme sınırının kaldırılması ve kredi kullanım için gerekli uygun koşulların ivedilikle sağlanmalıdır. Uluslararası pazarlarda rekabet ettiğimiz ihracatçı ülkelere kıyasla enerji/elektrik maliyetimiz hala yüksek kalmaktadır, dolayısıyla, rakip ülkelerde olduğu gibi ihracatta navlun desteği sağlanırsa bu dezavantajımızı kısmen giderilecektir.
2017 yılında verilmeye başlayan, “İhracatta Navlun Destekleri”nden, çimento sektörü yararlanamamaktadır ve ihracatçıların navlun vergilerinden muaf tutulmaması rakip ülkelerin ize bu tarz desteklere ulaşabilmesi uluslararası rekabet açısından Türk şirketlerine dezavantaj yaratmaktadır. Çimento sektörü ihracatta navlun destek mekanizmasından yararlandırılmalı, böylelikle oluşacak fiyat avantajı Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü arttıracaktır.
Ayrıca, önümüzdeki dönem uluslararası ticarette SKDM gibi uygulamaların da yaygınlaşacağı ve hatta sıkılaşacağı öngörüsünden hareketle özellikle düşük karbonlu üretimde dönüşümün sağlanabilmesi için ucuz ve uzun vadeli yatırım finansmanına ulaşımın sağlanması rekabet gücümüzün sürdürülebilir olmasına ve yeni ürün geliştirilebilmesine de katkı sağlayacaktır.
Gelelim ürün geliştirme çalışmalarına, uzun zamandır yeşil çimentonun önemine değiniyorsunuz. Yeşil çimentodan başlayarak Ar-Ge ve Ür-Ge tarafında sektörün güncel faaliyetleri nelerdir?
Düşük karbonlu üretimin önemli bir ayağı olan düşük klinkerli “yeşil çimento”ların kullanımı son dönemde sektörümüzde çok yaygın hale geldi. Hemen hemen tüm fabrikalar kendi markaları altında yeşil ürünler geliştirip piyasaya sundular. Tüm bu süreçler teknolojik yatırımlara bağlı olarak gelişiyor.
Sektörümüz son teknolojileri takip etmekte ve fabrikalarda uygulama konusunda da oldukça kararlı. Ancak günün sonunda konu finansmana erişim noktasına geliyor. Bu noktada hükümetimiz ve finans kuruluşlarının da desteğiyle ekonomimize ve çevremize verebildiğimiz destek katlanarak çoğalacaktır.
ABD ve AB üyesi ülkeler incelendiğinde son yıllarda düşük klinkerli yeşil çimentoların hem üretiminin hem de kullanımının yaygınlaştığını görmekteyiz. Yeşil çimentoların daha yaygın kullanımıyla hem geleneksel çimento kullanımında sağlanan teknik özellikler ve performans eşdeğer oranda elde edilirken hem de döngüsel ekonomi modeline uygun olarak alternatif hammaddelerin kullanımı ve üretimde daha düşük enerji sarfiyatı sayesinde çevresel etkiler en aza indirilmektedir.
Bu bağlamda, dünyanın önemli çimento üreticilerinden biri olan ülkemizde de yeşil çimento üretiminin her geçen gün daha da arttığını söyleyebiliriz. Ülkemizin her bölgesinde düşük klinkerli yeşil çimento üretimi artarken bir yandan da kullanımın yaygınlaştırılması amacıyla yoğun faaliyetler yürütülmektedir.
Örneğin, son yıllarda hayata geçirilen Boyabat Barajı, Osmangazi Köprüsü gibi önemli projelerde yeşil çimento tipleri kullanılmıştır. Nitekim, ülkemizde ve dünyada düşük karbonlu çimento üretiminin yol haritasında yeşil çimento kullanımının ve üretimin yaygınlaştırılması sektör emisyonlarının azaltılmasında önemli rol oynayacaktır.
Kısa vadede özellikle emisyonların azaltılmasında alternatif hammadde ve alternatif yakıt, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji yatırımları öne çıkan ve hızla projeler geliştirilen konular, özellikle döngüsel ekonominin sağlıklı bir şekilde sektörel ilişkilerinin geliştirilebilmesi ve mevzuat altyapısının gelişmiş ülkeler örneklerinde olduğu gibi işletilebilmesi için kamu, akademi ve özel sektör paydaşlarımızla iş birliği içerisinde hareket etmeye azami özeni gösteriyoruz.
Türk çimento sektörü olarak, ülkemizin 2053 net sıfır hedefiyle “Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi”ni destekliyoruz.
2024 yılı sonu ve 2025 yılı için inşaat sektörü beklentileriniz ve yurtiçi – yurtdışı pazarı satış hedefleriniz nedir?
2024 yılsonunda klinker ihracatımızda artış, çimento ihracatımızda düşüş bekliyoruz. Yukarıda bahsettiğim hususlarda bir değişiklik olmaması durumunda 2025 yılında ihracat hacimlerinin 2024 yılına paralel gerçekleşmesini bekliyorum. Sektörün lehine olacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve yakın coğrafyamızda devam eden savaşların bitmesi, ihracatımızı artıracaktır.

